Bakan Yılmaz: Müfredat, en demokratik katılımla hazırlandı  
Bakan Yılmaz: Müfredat, en demokratik katılımla hazırlandı

Bakan Yılmaz: Müfredat, en demokratik katılımla hazırlandı

Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, "Eğitimde köklü değişikliklerden en önemlisi eğitim sistemimizin temel kılavuzu olan müfredatın yenilenmesi çalışmasıdır. Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar en demokratik katılımla hazırlanan müfredattır ve önümüzdeki yıl bir, beş ve dokuzuncu sınıflarda başlayacak." dedi.

Bakan Yılmaz: Müfredat, en demokratik katılımla hazırlandı

Bakan Yılmaz, Ahlat Kültür Merkezinde Bakanlık bürokratları ve 81 il milli eğitim müdürüyle düzenlenen değerlendirme toplantısına katıldı. Bakan Yılmaz, burada yaptığı konuşmada Türkiye´nin 81 ilinden milli eğitim müdürleriyle yapacakları toplantının hayırlara vesile olmasını diledi.

 

Bu tür toplantıların müdürlüklerin eğitim ve öğretim faaliyetlerini değerlendirmek açısından önemli, bakanlık ile taşra teşkilatları arasındaki koordinasyonu sağlamak açısından gerekli olduğunu anlatan Yılmaz, toplantının sorunları değerlendirmek açısından da büyük bir fırsat sağladığını söyledi.  

 

İstişareler neticesinde ortaya çıkacak ortak akılla illere ve bölgelere özgü sorunları değerlendirerek etkili çözümler üretme imkanı bulacaklarını anlatan Yılmaz, "İşlerimizi istişare ile yapmak kültürel kotlarımızdan biridir. Bundan sonra da istişarelerimizi arttıracağız. Ülke genelinde 1 milyon 4 bin 773 öğretmenimiz, okullarımızda 17 milyon 504 bin 37 öğrencimiz ile Türkiye’nin en büyük ailesiyiz. Bu büyük aileye ilişkin alınacak kararların sorumluluğu da o derece büyüktür." ifadelerini kullandı.

 

"Eğitim kalitemizi arttırdık"

 Bugün dünden daha iyi durumda olduklarını, yarınlarının da bugünden iyi olacağını vurgulayan Yılmaz, yaptıkları her çalışmanın ülkenin geleceğini inşa edecek yeni nesillerin yetişmesinde önemli olduğunu bilerek, her zaman özenle çalıştıklarını dile getirdi. Bakan İsmet Yılmaz, eğitimde önemli mesafeler aldıklarını belirterek, şu bilgileri verdi: "Geldiğimiz nokta gösteriyor ki bugüne kadar çok önemli işler başardık, eğitim kalitemizi arttırdık, fırsat eşitliğinde önemli bir aşama kaydettik. En son yapılan TEOG’da Bitlis´te 51 öğrenci tüm soruların tamamını doğru yanıtladı. Burdur´da da 51. Türkiye´nin en doğusundaki bir ilde ne kadar başarılı öğrenci çıkıyorsa en batısında da o çıkıyor. Adilcevaz’da 2 öğrenci tüm soruları yaptı. İstanbul Çatalca’da da, Kırklareli Babaeski’den de, Kocaeli Kandıra’dan da, Sakarya Kocaeli’nden de iki öğrenci çıktı. Ahlat´ta 6 öğrenci TEOG’dan birinci çıktı. Muş Hasköy´den de, Rize Çayeli´nden de, Samsun Vezirköprü´den de 6 öğrenci çıktı. Adilcevaz’dan 4, Sakarya Karasu’dan da, Sivas Zara’dan da, Tekirdağ Murat Zara’dan da Muratlı’dan da 4 öğrenci çıktı. Bu örnekleri arttırabiliriz. İsteyenler bakanlığımızdan gerekli bilgiyi alabilir. Türkiye´nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine aynı sorulara öğrencilerin verdiği cevapta belli başarı seviyesi yakalanıyorsa bu, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlandığını gösterdi. Geçtiğimiz yıl da böyle oldu."

 

"Ülkenin geleceğini inşa ediyoruz"

Tunceli Çemişgezek’ten çıkan birinci olan Mahir Gündoğdu´nun başarısıyla Robert Koleji´nde okuyabilmesinin Türkiye´de fırsat eşitliğinin gerçekleştiğini gösteren en güzel örneklerden biri olduğuna dikkati çeken Yılmaz, başarılı oldukları her alanda milli eğitim camiasının her bir ferdinin payının olduğunu ifade etti. Yılmaz, gerçekleştirdiği tüm başarılara rağmen yanlışlıklarının ve hatalarının olabileceğini, üreten, iş yapanların hata da yapabileceğini belirterek, hata yapmaktan korkarak hizmet etmekten kendilerini alıkoyamayacaklarını söyledi.

 

Öğretmenlerden ellerini taşın altına koyarak özverili şekilde çalışmalarını ve yanlışlarını düzeltmelerini, çözüm odaklı çalışmalarını beklediklerini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti: "Bulunduğunuz illerde eğitimin iyi bir süreç içinde verilmesinden sorumlusunuz. Öyle çalışmalısınız ki görev yerlerinizde gidilmedik köy, görülmedik okul, tanınmadık bir öğretmen kalmamalıdır. Bu şekilde insanların gönlüne girer, eğitimde memnuniyet oranlarını arttırabiliriz. Bu her şeyden önemlidir. Bulunduğunuz yerlerde sizler bizim yüzümüzsünüz. Bütün bunların yanında eğitim bir sevgi işidir. İster idareci, ister öğretmen işinizi severek yaparsanız başarır ve ülkenize olan borcunuzu ödemiş olursunuz. Bizim sorumluluk alanımız her alandan daha önemli her konudan daha önceliklidir. Biz bu ülkeyi inşa edecek nesilleri yetiştiriyoruz, bir anlamda ülkenin geleceğini inşa ediyoruz. Bu nedenle eğitimin bir çok alanında sizlerle çok farklı çalışmalar yaptık. Her zaman ülkemizin yarınları olan evlatlarımızı donanımlı, araştırmacı, sorgulayan ve aynı zamanda değerlerimize sahip çıkan bir nesil olarak yetiştirmenin gayreti içinde olduk. Yarınlarımızı da düşünüyoruz."

 

Bakan Yılmaz, her alanda kalkınmanın yolunun eğitimden geçtiğini vurgulayarak, "Sürdürülebilir kalkınma için herkesi kapsayan adil, kaliteli bir eğitimi hayat boyu vermek bizim öncelikli görevimizdir. Ülkelerin gücü iyi eğitime sahip nitelikli insan gücüne dayanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı olarak 2023´ün büyük ve güçlü Türkiye’sini inşa etme vizyonumuzun bir gereği olarak sağlıklı ve mutlu bireyler yetiştiren bir eğitim sistemini hedefliyoruz." dedi.

 

"Herkes için eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak bizim değişmez ve daimi hedefimizdir." diyen Yılmaz, Türkiye´yi, Cumhuriyetin 100. yılında müreffeh, güçlü ve mutlu insanların yurdu yapmak, insanları en yüksek insani gelişmişlik seviyesine çıkarmak istediklerinin altını çizdi.

 

"Öğretmenlerimizin sayısını ikiye katladık"

Geçmişe oranla bugün geldikleri noktanın gelecek adına kendilerini umutlandırdığını söyleyen Yılmaz, petrol kaynaklarının, doğalgazın, altın madenlerinin olmamasına rağmen Türkiye’nin dünyanın ilk 20 ülkesi arasında yer almasının en büyük nedeninin beşeri sermayesi olduğuna işaret etti.

 

Yılmaz, 2023´te dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasında yer almak gibi bir hedeflerinin olduğunu anımsatarak, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye´nin geleceğine ilişkin yabancıların yaptığı bir çalışma var. Bunda Türkiye’nin 2030’da İtalya’nın, 2050 yılında da Fransa’nın önünde olacağı öngörülmektedir. Bu sonuca Türkiye’nin eğitim sistemine ve beşeri sermayesine bakılarak ulaşıldığı söyleniyor. Türkiye olarak milli gelirin yüzde 5,8’ini eğitime ayırıyoruz. OECD ülkelerinde eğitime ayrılan pay yüzde 5,2. 2002’de eğitime ayrılan pay 11 milyar liraydı. 2017 yılında ayırdığımız miktar 122 milyar lira ve bütçenin yüzde 20’sine tekabül ediyor. Bu eğitime verilen önemin göstergesidir. 2002’de 43 bin 333 olan okul sayımız bugün 63 bin 168’e ulaştı. Bununla birlikte 270 binden fazla derslik yaparak derslik sayımızı 732 bin 335’e çıkardık. Öğretmenlerimizin sayısını ikiye katladık. Bulunduğunuz illerdeki eğitim ihtiyaçlarının tam ve eksiksiz tespiti çok önemli."

 

"Cumhuriyet tarihinin en demokratik müfredatı"

Tüm imkanların yerinde değerlendirilmesini sağlamanın milli bir ödev olduğunu, eğitimde köklü değişiklikleri hep birlikte hayata geçirdiklerini vurgulayan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Eğitimde köklü değişikliklerden en önemlisi eğitim sistemimizin temel kılavuzu olan müfredatın yenilenmesi çalışmasıdır. Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne kadar en demokratik katılımla hazırlanan müfredattır ve önümüzdeki yıl bir, beş ve dokuzuncu sınıflarda başlayacak. Okul öncesi eğitimi yaygınlaştıracağız. Beşinci sınıflarda yabancı dilin ağırlıklı olarak verilmesi de hedeflerimiz arasında. Bizim dönemimizde en çok yatırımı öğretmene yaptık. 580 binin üzerinde öğretmeni biz atadık. Öğretmenlerimizin özlük haklarını da iyileştirdik. 2002 yılında bir öğretmenimizin aldığı ücret 409 dolara denk geliyordu, bugün 940 dolara yükseldi. Daha iyi yapmamız lazım. Türkiye’nin ekonomisini büyüttüğümüz oranda öğretmenlerimize verdiğimiz payı da arttıracağız. Biz geldiğimizde özel okullardaki öğrenci sayısı 200 bin civarındaydı, şimdi bir milyon 200 binin üzerinde. Her özel okulun açılması yeni öğretmen istihdamı demek, aynı zamanda bizim dersliklerdeki öğrenci sayımızın düşmesi demek. OSB’lerde açılan meslek liselerine de destek veriyoruz. 23 bin 654 öğrenciye bu kapsamda eğitim desteği verdik."

 

Bu dönemin en öncelikle konusunun mesleki eğitimin Türkiye’de hak ettiği yere getirilmesi olduğunu belirten Yılmaz, mesleki eğitim oranını yüzde 60’a çıkardıklarında Türkiye’nin aranan eleman sorununu çözmüş olacağının altını çizdi. Çıraklık eğitimini bitirenlere ustalık eğitimi ile birlikte işyeri açma belgesi de vereceklerini bildiren Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, meslek lisesi mezunlarına da teknisyen belgesi vereceklerini, mesleki eğitimle iş dünyası arasındaki bağı da kuvvetlendireceklerini dile getirdi.

 

"Mesleki eğitimi hak ettiği yere getirirsek, Türkiye’nin yarını bugünden daha güçlü olacak. Bu hususta sizlerden mesleki eğitim gereken önemi vermenizi istiyorum." diyen Yılmaz, şunları kaydetti: "Bakanlık olarak hedefimiz, kendisiyle, çevresiyle barışık nesiller yetiştirmektir. Bu doğrultuda önemli mesafeler aldık. Belirlediğimiz hedeflere ulaşmak için tüm gücümüzle çalışacağız. Durmayacağız, yorulmayacağız. Suriye’den ülkemize gelen ailelerde, ilkokulda okula başlama çağında çocuğu olan aileleri mutlaka ziyaret ederek çocuklarını en yakın okula kaydının yapılmasını sağlayın. Öğrenci velilerini arayarak eğitimden memnuniyetlerini, eksikliklerimizi dinleyin."

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.